8 Mayıs 2008 Perşembe

Artık YETERRRRR!....Buraya Kadar.


SİMURG

Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg (Zümrüdüanka-Phoenix), bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Efsaneye göre, kuşlar, sultanlarını bulmak üzere toplanıp yola çıkmışlar bir gün...

Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.

Yorulanlar ve düşenler olmuş.Yol uzun, yolculuk zorludur. Önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş yıkıntılarını özlemiş, Balıkçıl kuşu bataklığını.

Yola geri kalanlar devam etmişler."Aşk denizi"nden geçmişler önce...”"Ayrılık vadisi"nden uçmuşlar..”."Hırs ovası"nı aşıp, "kıskançlık gölü"ne sapmışlar..”Kuşların kimi aşk denizi’ne dalar, kimi ayrılık vadisi’nde kopar sürüden...Kimi hırslanıp düşer ovaya, kimi kıskanıp batar göle...Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu yedinci vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmişlerdir...

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.yolculuk bittiğinde, Kaf Dağı’nın ardına sadece 30 kuş varabilmiştir. Sultanları Simurg’u bulamamışlar orada... Sonunda sırrı, sözcükler çözer:Farsça "si", "otuz" demektir...murg" ise "kuş"... "30 kuş", anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.

Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. Simurgu(Zümrüdüanka-Phoenix) beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

Şimdi kendi gökyüzümüzde uçmak zamanıdır...

Hiç yorum yok: